«
  1. Anasayfa
  2. Dini Hikayeler
  3. Bişr-i Hafi Hazretleri-Allah Dostlarının Hayat Hikayeleri

Bişr-i Hafi Hazretleri-Allah Dostlarının Hayat Hikayeleri

Allah dostlarının Hayat hikayesi

ALLAH DOSTLARININ HAYAT HİKAYELERi – BİŞR-İ HAFî HAZRETLERİ

Kısa Hikayeler sitemizde, Allah dostlarının hayat hikayeleri ne dair sımsıcak bir öyküyü sizlerle paylaşmak için buradayız. Dini Hikayeler Paylaşımımızda, Bişr-i Hafi Hazretleri‘nin ilham verici hikayesini dinleyeceksiniz. Bu etkileyici hikaye, geçmişten günümüze uzanan bir yolculukta size ilham verecek.

Bişr-i Hafi Hazretleri, dini hayatların en derinlerinde yer alan ve örnek alınacak bir kişilik olan Allah dostlarından biridir. Bu ibretlik hikaye, onun hayatındaki olağanüstü dönüşümü ve manevi yolculuğunu anlatmaktadır. Bişr-i Hafi Hazretleri’nin hayatı, evliyalar arasında önemli bir yer edinmiş ve birçok insana ilham olmuştur.

Bu hikaye, sahabe hayatlarına ve Allah dostlarının manevi yolculuklarına dair bir pencere açıyor. İbretlik bir kıssa olan bu hikaye, derin anlamlar ve dini değerlerle dolu. Allah dostlarının Yaşanmış hayat hikayeleri, bizlere gerçek yaşam deneyimlerinden öğütler sunar ve manevi gelişimimize katkıda bulunur.


Nefeslerin buhar olup savrulduğu ilik donduran bir kış günü. Gün doğalı çok olmuştur ama,  genç adam yeni yeni doğrulur. Gözlerinde bir ağırlık vardır, şakakları zonklar. Hep öyle olur, eğlence ile geçen gecenin sabahl mahmurluk basar ve kulakları uğuldar. Karnı tok, sırtı pektir ama huzursuzdur. O sıra kapı çalınır. Hizmetçi koşup açar. Soğuk hava içeri girer köşeleri dolanır. Kapıdaki adam kadife yumuşaklığında bir sesle sorar ama duvarlar yankı yapar.

-Bu ev kimin?
-Merv reislerinden Haris Abdurrahman’ın.
-Kendileri yoklar mı?
-Yok ama oğlu var.
-Bişr mi?
-Evet.
-Peki o hür müdür, kul mudur?
-Elbette hürdür.
-Hür olduğu belli, çünkü kul gibi yaşamıyor.
-Anlayamadım?
-Sen bu kadarını söyle, o anlar.

Bişr fırlar ama meçhul İhtiyar yok olmuştur. Acaba adl menkıbelerde geçen Hızır aleyhisselam o mudur? Genç adam tutulur kalır. Bir an oyun ve eğlence ile geçen gecelerinden iğrenir. Kendine yeni bir istikamet çizecektir. Ancak çevresi onu, ona bırakmaz. Öyle ya hem böylesine zengin hem bu kadar cömert arkadaş kolay bulunmaz. “Yoldaşını bırakmak delikanlılığa sığmaz” der, eteğine yapışırlar. Koluna girer, meyhanelere sürüklerler. Yine o mâlum geceler, defler, kadehler, dümbelekler..,

Ama Bişr eski Bişr değildir. Ayakları işrethaneleri dolaşsa da gönlü hakikatleri arar.

Bir gece ama şakır şakır yağmur yağan bir gece evine dönmektedir. Çamur içindeki bir kâğıt dikkatini çeker. Üzerinde besmeleyi görünce yerden alır. Çamurlarını siler, öper, koklar. Eve gelince gül yağları İle siler duvara asar. O gece Merv âlimleri rüyalarında Bişr’İ görürler ki onların bile özlediği manevi ikramlar içindedir.

Rabbinden haber var

Ulemalar Bişri arar, sorar, mâlum yerde bulurlar. çıkarırlar Onu dışarı, Rengi sapsarıdır Korkuyla sorar.
-Siz burada… Hayrola?
-Sana Rabbimizden haber var.
-Biliyorum, bana çok kızıyor.
-Aksine seni çok seviyor.
-Ama nasıl olur?
-Sen dün gece çamurdan bir kâğıt buldun mu?
-Buldum.
-Yerden aldın mı?
-Aldım.
-Öpüp kokladın mı.
-Kokladım?
-Güzel kokular sürüp duvara astın mı?
-Astım.
-İşte Allahü teâlâ da ismini temizlediğin gibi seni temizledi ve o kâğıda hürmet ettiğin için adını aziz kıldı.

Bişr son kez meyhaneye girer, arkadaşlarıyla vedalaşır. O anı hatırlamak İçin hayatı boyunca yalınayak dolanır çünkü tevbe ettiğinde ayakları çıplaktır. İşte bu yüzden adı “Hafi” (yalınayaklı) kalır.

Nereden nereye

O günden sonra İlim peşinde koşar. Önce dayısının medresesinde okur. Sonra Mekke, Kûfe, Basra ve Şam’a gider. Çok alim tanır, çok kitap okur, ilim meclislerine katılır, ezber yapar, notlar tutar. Nitekim Bağdat’a gelir. Fudayl bin İyad, Muafa bin İmran ve İmam-ı Malik ile birlikte bulunur. Maruf-i Kerhi Hazretleri ile dost ve sırdaş olur. Nurlu dergâhına birçok genç gelir gider ki Sırriy-i Sekati bunlardan biridir. Ahmed bin Hanbeli Bişr-i Hafi Hazretlerine karşı çok hürmetkârdır. Talebeleri sorarlar:

-Efendim hadiste eşiniz benzeriniz yok, fıkıhta müctehidsiniz. Bişr gibi bir dervişin kapısında ne arıyorsunuz?

-Evet hadis ve fıkhı ondan iyi bilirim ama o kalp ilimlerinde hepimizden iyidir.

Birgün askerler bir mahkûmu meydana çıkarırlar. Suçu ağır olmalıdır. O kadar çok kırbaç vururlar ki derileri yarılır. Etlerinden sızım sızım kan sızar. Lâkin genç bir kere bile sesini çıkarmaz. Muhafızlar kan ter içinde kalır, nefeslenmek için dururlar.

Bişr gence sokulup sorar:
-Biliyor musun tahammülüne hayran kaldım.
-Nasıl ağlayıp bağırabilirim ki. Kalabalığın İçinde sevdiğim kız var ve şu an beni görüyor.
-İyi ama Allah-ü teâlâ seni her an görüyor. Onun edebini gözetmeyi hiç düşünmedin mi?

Genç öyle bir “Allah” der ki kendinden geçer. Yüzlerce kırbaca direnen vücut bu aşka tâkat getiremez. Muhafızlar yanına koştuğunda çoktan can vermiştir.

Hoca hekim olunca

Bişr-İ Hafi her hadiseden hikmet alır. Mesela Abadan civarlarında bir saralı görür ki, toprağa düşmüş çırpınmaktadır. Yanına varınca cüzzamlı ve kör olduğunu farkeder. Yaralarına üşüşen karıncalar etlerini koparmaktadırlar. Başını kucağına alıp su verir. Genç kendine gelince “sen de kimsin?” diye sızlanır, “hem Rabbimle arama niye girdin?”

Aslında Bişr-i Hafi mükemmel bir tabibdir.

Bitkileri ve baharatları çok iyi tanır ve onları ustalıkla kullanır. Otlardan köklerden mi yoksa dualarının bereketiyle mi bilinmez Allahü teâlâ onun hastalarına şifa dağıtır.

Bir gün evine girerken tefekküre dalar. “Bağdat’ta bunca insan var. Kimi Yahudi, kimi Hıristiyan. Ben ne yaptım ki bu devlete kavuştum? Onlar neyi yapmadılar ki mahrum kaldılar?” Böyle düşünürken sabah ezanları okunmaya başlar ki o hâlâ eşiktedir.

Bişr-i Hafi ölümüne doğru birisinden ödünç gömlek alır ve kendi gömleğini bir fakire bağışlar. Hasılı ardından bir gömlek bile bırakmaz.

O Bağdat’a geldikten sonra hayvanlar yerleri kirletmezler çünkü mübareğin yalınayak dolaştığını bilirler. Bağdatlılar hayvanların eskiye döndüklerini farkedince “Eyvah” derler, “Bişr-İ Hafi Dönmüş olmalı”

Bİşr-İ Hafi buyurdular ki

* İki şeyden kaçın: “Çok yemekten ve çok konuşmaktan”
* Dünyada aziz olmak İsteyen diline sahip olsun. Şahitlik yapmasın, İmam olmasın, ziyafetlere katılmasın.
* Sabır Allah-ü teala’yı kullara şikayet etmemektir.
* İnsanlar arasında tanınmak İsteyen ahiretin tadını alamaz.
* Şöhreti seven Allah’tan korkmaz.
* Övülmekten hoşlanmak ahmaklıktır.
* Sabır susmaktır. Konuşan, susandan daha fazla vera sahibi olamaz.
* Kötü insanlarla arkadaşlık yapan iyi kimselere sui zan eder.
* Dün öldü, yarın doğmadı, bugün can çekişiyor. Sen bu anı değerlendir.

  • Allah dostlarının hayat hikayeleri ne dair Bişr-i Hazretlerinin sımsıcak bir öyküsünü sizlerle paylaştık,Altta bulunanYaşamTadındaKısaHikayelerYoutubeKanlınınOluşturduğuvideoileHikayemiziDinleyebilirsiniz.
Hikayeler Kategori
Kısa Hikayeler
İbretlik Hikayeler
Dini Hikayeler
Aşk Hikayeleri
Başarı Hikayeleri
Gerçek Yaşam Hikayeleri
Sizden Gelen Hikayeler

🔸Yaşam Tadında Kısa Hikayeler (Youtube) Kanalımızda yayınlanan tüm hikayeleri dinlemek için, Abone olun.
🔸http://bit.ly/2vCvpPt Bildirimlerin gelmesi için “ZİLİ” (🔔) açmayı unutmayın.

Bişri hafi hazretleri

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *