«
  1. Anasayfa
  2. Dini Hikayeler
  3. Hz. Âişe ve İfk Hadisesi

Hz. Âişe ve İfk Hadisesi

İfk Hadisesi

Hz. Âişe ve İfk Hadisesi

İslam tarihinde önemli bir yer tutan İfk Hadisesi, Hz. Âişe‘nin iffetine yönelik asılsız iddialar ve bu durumla ilgili yaşananlar üzerine odaklanır. Bu hikaye, Hz. Âişe‘nin bu zorlu sınavla nasıl başa çıktığını, ailesi ve toplumu nasıl etkilediğini ve sonunda gökten inen vahiyin olayı nasıl çözdüğünü anlatıyor. Hz. Âişe‘nin sabrı, güçlü imanı ve masumiyeti bu hikayenin temelini oluştururken, olayın İslami tarih içindeki etkisi ve önemi de büyük bir dikkatle ele alınmıştır. Hz. Âişe’nin hayatı, özellikleri, güzelliği ve hadisleri, bu hikayede detaylı bir şekilde işlenmiştir.


İfk Hadisesi, Allah Resülü’nün (sav) ashabından umduğu desteği bulamaması nedeniyle daha da zor bir hâl almaya başlamıştı. Münafıklar, seslerini kesecek vahyin henüz inmemesinin verdiği şımarıklıkla fütursuzca konuşmaya, safları ve kalpleri karıştırmaya devam ediyorlardı.

Olay tüm sıcaklığını korurken, bazı şeylerin daha yeni farkına varan Âişe Annemiz ise, her iffetli kadının yaşayacağı o sıkıntıları en derinden hissetmeye başlamıştı: “O gece ben yine sabaha kadar ağladım ve gözüme uyku girmedi.

Annem ve babam da yanımda sabahladılar. Bir gün, iki gece boyunca ağladım. Ne gözümün yaşı kesildi ne de gözüme uyku girdi. Öyle ki, anne babam ağlamaktan dolayı ciğerimin parçalanacağını düşündüler.”

Annem babam yanımda oturuyorlarken ve ben de ağlıyorken, Ensâr’dan bir kadın girmek için izin istedi. Ona izin verince de geldi ve benimle birlikte ağlamaya başladı. Bizler bu durumdayken yanımıza Resülullah (sav) girdi, selam verdi ve oturdu. İftira olayları ortaya çıktıktan sonra Nebi (sav) yanımda hiç oturmamıştı.

Bir ay geçmiş olmasına rağmen durumum hakkında da vahiy nazil olmamıştı. Resûlullah (sav) otururken şehadet getirdi, sonra da, “Ey Âişe! Şöyle şöyle yaptığın bana ulaştı, şayet masumsan Yüce Allah senin masumiyetini ortaya koyacaktır. Ama eğer öyle bir suç işlediysen, Yüce Allah’tan mağfiret dile ve tevbe et. Zira kul suçunu itiraf edip tevbe ederse, Yüce Allah onun tevbesini kabul eder.” buyurdu.

Resülullah (sav) sözlerini bitirince gözyaşlarım bitti. Artık akıtacak tek damla dahi kalmamıştı. Babama, “Benim yerime, söyledikleri için Resülullah’a (sav) sen cevap ver.” dedim. Babam, “Vallahi Resülullah’a (sav) ne diyeceğimi bilemiyorum!” karşılığını verdi.

Anneme, “Resülullah’ın (sav) dediklerine sen cevap ver.” dediğimde o da, “Vallahi Resülullah’a (sav) ne diyeceğimi bilemiyorum!” karşılığını verdi.

Henüz yaşı küçük bir kızdım ve Kur’ân’dan da fazla bir bilgim yoktu. Buna rağmen şöyle dedim:

“Vallahi anlıyorum ki insanların içinde yer etmiş ve onlara inanmışsınız. Şayet size suçsuz olduğumu söylesem -ki Allah suçsuz olduğumu biliyor- bana inanmayacaksınız.

Oysa size bunu yaptığımı itiraf etsem ki Yüce Allah benden olduğumu biliyor o zaman bana inanacaksınız. Durumumuzu ifade edecek bir söz bulamıyorum, ama sadece Yusuf’un dediğini söyleyebiliyorum: ‘Artık hükmünüze (kararınıza) sabır gereklidir! Allah yardım istenen en hayırlıdır.'”

Bunu dedikten sonra da yatağıma uzandım. Masum olduğumu ve Yüce Allah’ın durumumu bildiğini biliyordum. Ancak benim hakkımda okunur bir vahiy inmesini hiç beklemiyordum. Kuran’da benimle ilgili indirilecek kadar değerli değilim. Sadece Yüce Allah’ın benim masumiyetimi yönünde Resülullah’a bir işaret göstermesini dilemiştim.

Vallahi henüz Nebi ayrılmadan ve bizden hiç dışarı çıkmadan vahiy nazil oldu. O esnada vahyin ağırlığından dolayı Resülullah bir terleme aldı. Vahiy indiği zaman kış günü olsa dahi Resülullah’ın alnında boncuk boncuk ter olurdu.

Bu hali geçtikten sonra Resülullah sevinçten gülüyordu. Söylediği şey şuydu: “Müjde, Âişe masum oldu!” Annem bana, “Kalk ve Resülullah’a teşekkür et!” dediğinde ben, “Vallahi kalkmam! Masum olduğum vahiy indiren Allah’tan başkasına şükretmem!” karşılığını verdim.

Yüce Allah bu konuda zina suçlamasıyla itham edilenlere, iftira getirenlere ve bu iftiraların içinde bulunan bir takım yanlışlıklara dair on ayet indirmişti. Annemizin daha genç yaşına rağmen kalbine iman yerleşmiş, Kuran’la kurduğu samimi bağ sayesinde bu ağır imtihana karşı cesaret ve vakur bir karşılık vermişti.

Bu durumda vaveyla koparıp ortalığı ayağa kaldırmak varken, sabıra dayanma ve Allah’tan bir şeyler talep etme yoluna gitmişti.


Hz. Âişe’nin Hayatı ve İfk Hadisesi: İnanç, Sabır ve Masumiyetin Hikayesini okudunuz – Hz. Âişe’nin yaşadığı ve tarihe İfk Hadisesi olarak geçen bu olay, sadece onun güçlü karakterini ve sabrını değil, aynı zamanda ailesi ve toplumu da derinden etkilemiştir. Yorumlarınız Bizim İçin çok Önemli, Lütfen Yorumlarınızı yazın.


Hikayeler Kategori

Kısa Hikayeler
İbretlik Hikayeler
Dini Hikayeler
Aşk Hikayeleri
Başarı Hikayeleri
Gerçek Yaşam Hikayeleri
Sizden Gelen Hikayeler
Yaşam Tadında Kısa Hikayeler (Youtube)


 

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *