«
  1. Anasayfa
  2. Gerçek Yaşam Hikayeleri
  3. Bir Bakıcının Günlüğü: Hulusi Bey ve Genç Mustafa’nın Yürek Isıtan Bağı

Bir Bakıcının Günlüğü: Hulusi Bey ve Genç Mustafa’nın Yürek Isıtan Bağı

Bir Bakıcının Günlüğü

Bir Bakıcının Günlüğü

Hulusi Bey’in Köşkünde Geçen İlham Verici ve Duygusal Bir Hikaye: ‘bir bakıcının günlüğü ‘. Bu hikaye, yaşlı bir adamın ve genç bir bakıcının arasında filizlenen beklenmedik dostluğu ve karşılıklı sevgiyi anlatıyor. Yaşanmış gerçek hikayeler de Yaşamın zorluklarına rağmen, iyi insanların her yere cennet getirebileceğinin güçlü bir örneği yansıtılıyor.


Kapıyı çalıp içeri girdiğinde, hasta yatağında yatan adam onu dikkatlice izlemişti. Çelimsiz, hafif uzun boylu ve çok mahsun bakışlı bir gençti… Sanki dünyanın bütün acılarını sırtına yüklemiş de, dokunsan ağlayacak bir duruşu vardı. “Seni avukatım Mahmut Bey mi gönderdi? Yine illet birini göndermiş. Suratında meynet yok.

Diğerleri gibi ya evimi soyarsın ya da iki gün sonra bakmaktan bıkıp dövmeye kalkarsın beni,” demişti sinirli bir halde. “Yok efendim. Siz benim büyüğümsünüz. Hiç el kaldırır mıyım size? Ben saygısızlık etmem size…” dediğinde ise cümlesini bitirmesine izin vermeden, “Fazla konuşma… Cevapta verme.

Bu evde sadece işini yapacaksın. Laubaliliği sevmem ben. Hulusi Bey diyeceksin bana,” diye karşılık vermişti. Adını sorduğunda ise, “Mustafa…” diye cevap vermişti genç adam tereddütle.

Hulusi Bey, maaş karşılığı kendisine bakmak için gelen herkesin yüreğinde derin yaralar açmasından bıkmış, korkmuş ve artık insanlarla bağ kurmaktan çekinir hale gelmişti. Bu yüzden belki de Mustafa’ya böyle sert davranmıştı. Her gün köşke geldiğinde yüzünde bir sürü yara olurdu genç adamın.

Hulusi Bey, sonraları üvey babasının çok dövdüğünü, eziyet ettiğini öğrendiğinde, içten içe üzülse de, şımarması için hiç belli etmemişti ona. Geceleri kendi evine giderdi Mustafa. Köşkün bulunduğu sokaktan iki sokak ileride gecekondu mahallesinde kalırdı. Hulusi Bey’e bakmanın karşılığında aldığı maaşını ise eve gider gitmez üvey babası hemen elinden alıverirdi.

Bir gün köşke elinde el yapımı bir şilteyle gelmişti Mustafa. Hulusi Bey’i aylardır kalkmadığı yataktan kaldırıp, şilteyi sermiş ve, “Anam el işi bir şeyler yapar. Bu şilteyi yapmasını istedim sizin için. Bakın üzerinde delikleri var. Sürekli yattığınız için vücudunuz yara oluyor. Bu şilte sayesinde rahat edeceksiniz inşallah,” dediğinde içi cız etmişti adamın.

Ama yine içindeki korkuları tekrar yaşamak istemediğinden, “Hadi hafif işine… Çok konuşma,” diye terslemişti delikanlıyı. Mustafa ise zerrece alınmıyordu yaşlı adama. Geceleri uyuyamadığını bildiği için eve gitmeden hemen önce kütüphaneden aldığı bir kitabı, Hulusi Bey’e okumaya başlamıştı. Her defasında terslense de, yaşlı adamın mimiklerinden okuduğu kitapları sevdiğini anlıyordu.

Bir gece yine kitap okuyup, yaşlı adam uyuduktan sonra, köşkün kapısını kilitleyip evine gitmiş, yatağına yattıktan sonra ise, büyük bir korkuyla doğrulmuştu yerinden Mustafa. Üç kilometre yolu olanca gücüyle koşup, köşkün kapısını çalmış ve içeriye girdiğinde, Hulusi Bey’in merakla ona baktığını görünce, nefes nefese kurmuştu cümlelerini. “Özür dilerim efendim.

Eşyalarınızı yıkayım derken, ilacınızı unutmuşum. Ama inanın aklıma gelir gelmez, hemen yatağımdan kalkıp geldim,” deyince, yaşlı adam, “Bu saatte sırf bunun için mi geldin çocuk? Hem de hiç kimsenin yıkamaya tenezzül etmediği eşyalarımı yıkadın öyle mi? Sen ne iyisin…” demişti başını diğer tarafa çevirerek. Mustafa’nın gözlerine baksa ağlayabilirdi çünkü…

O an genç adam ağlamaklı bir sesle, “Bu dünyada hep cehennemi yaşadım efendim. İyi insanlar cennete gider mi?” diye samimiyetle sormuştu. Yaşlı adam çocuğun çektiği eziyetleri anlamıştı bu soruyla. Sustu sadece… Aldığı aylığa rağmen, ucu yırtık ayakkabılarından, bütün parasını üvey babasının aldığını tahmin etmek çok zor olmamıştı.

Ertesi gün Mustafa’ya bir çanta dolusu kendi giymediği yeni ayakkabılarından verdiğinde, genç adamın sevinçle çantayı sinesine bastırması görülmeye değerdi… O günden sonra ise arkadaş olmuşlardı. Genç adam rahmetli babasının yerine koydu Hulusi Bey’i. Yaşlı adam ise Mustafa’yı evladı yerine koymuştu…

Bir bebek gibi bakıyordu hasta adama. Yıllar sonra belki ilk defa biri yıkamıştı adamı. İlk defa tekerlekli sandalyesine koyup köşkün bahçesini gezdirmişti… O günden sonra hiç huysuzluğu kalmamıştı Hulusi Bey’in.

Baba evlat nasılsa öyle olmuşlardı… İlk defa Mustafa’ya “evladım” diye seslenmiştiğinde ikisinin de yüreği yanmıştı sanki. Belki de senelerdir arayıp bulamadıkları sevgiyi bulmuşlardı birbirlerinde…

Fakat bir ay sonra Hulusi Bey’in hastalığı ilerlemiş, hastaneye kaldırılsa da, bir hafta sonra, doktorlar artık yapılabilecek bir şey olmadığını söyleyip eve göndermişlerdi yaşlı adamı. Mustafa annesinden izin alıp, köşkte, yanında kalmaya başlamıştı Hulusi Bey’in. Ona bir şey olmasından öyle korkuyordu ki. Birkaç sabah sonra ise korktuğu başına gelmiş ve kaybetmişti manevi babası olarak gördüğü yaşlı adamı…

Bir gün sonra mezarı başında hıçkırıklarla ağlayan tek kişi ise Mustafa’ydı. Hulusi Bey’in avukatı Mustafa’nın yanına gelip bir zarf uzatmıştı tam da o anlarda. Mustafa ancak akşam karanlığında ayrılabildi mezarın başından. Evine geldiğinde ise yüreğinde öyle bir sızı hissetmişti ki. Sonra avukatın verdiği mektubu hatırladı ve açtığında çok şaşırmıştı.

Hulusi Bey’in bütün mirasını kendisine bıraktığına dair bir vasiyetnameydi bu. Zarftan bir de mektup çıkmıştı. Hulusi Bey’in el yazısıyla yazıldığı belli olan mektupta ise şu cümleler yazıyordu: “Evladım Mustafam…

Bir gün bana sormuştun ya hani, ‘İyi insanlar cennete gider mi?’ diye. Onu Rabbim bilir evladım. Ama ben şunu biliyorum ki, bu dünyada iyi insanlar nereye gitse orayı cennete çevirirler. Ömrümün son baharında bana cenneti yaşattığın için sana minnettarım çocuk.”


Mustafa ve Hulusi Bey’in hikayesi ” bir bakıcının günlüğü  “sizce nasıl son bulmalıydı? İyilik ve fedakarlıkla dolu bu duygusal yolculuk hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşın. Siz olsaydınız, Mustafa’nın yerinde ne yapardınız? Yorumlarınızla bu hikayeye kendi perspektiflerinizi ekleyin ve başkalarıyla etkileşime geçin.


Hikayeler Kategori

Kısa Hikayeler
İbretlik Hikayeler
Dini Hikayeler
Başarı Hikayeleri
Gerçek Yaşam Hikayeleri
Sizden Gelen Hikayeler 
İngilizce-Türkçe Hikayeler
Yaşam Tadında Kısa Hikayeler (Youtube)


 

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *