«
  1. Anasayfa
  2. Dini Hikayeler
  3. Sahabi İBN ÜMMÜ MEKTUM / Sahabe Hikayeleri

Sahabi İBN ÜMMÜ MEKTUM / Sahabe Hikayeleri

sahabe hikayeleri

Karanlık Dünyasını İmanın Nuruyla Aydınlatan Ama Sahabi İBN ÜMMÜ MEKTUM

Sahabe Hikayeleri içinde en etkileyici olanı , Hakkında ayet inen Peygamber dostu ama Sahabe İBN ÜMMÜ MEKTUM dur, Bu sahabe islam dünyasına bir çok şey katmıştır, şimdi okuyacağınız yazı biraz sahabe hayatı, birazda önemli sahabelerin hikayeleri oalarak yayınlanmıştır. Bu önemli Peygamber dostlarının hikayesini yazımızın altında bulunan Dini Hikayeler vdeomuz ile dinleye bilirsiniz.


Sahabenin önde gelenleri gibi onun hakkında sayfalar dolusu bilgi yoktu tarih kitaplarında. Lakin o ne sıradan biriydi, ne diğer sahabilerden daha az tanınıyordu, ne de zamanla unutulup git­mişti.

Rasulüllah ile öyle bir hatırası vardı ki unutulması imkânsızdı. Nitekim kıyamete kadar zayi olmayacak tek kitap Kur’an–ı Kerim’de bir sure o hatıra üzerine nazil olmuş ve Hz. Peygamber Rabbinin itabıyla karşı karşıya kalmıştı.

Adı Husayn’dı. Mekke’de İslamiyet’i ilk kabul edenlerdendi. Müslüman olunca Allah Rasulü ona Abdullah adını verdi. Kendini bildi bileli âmâ idi. Bundan dolayı annesi Âtike bint Abdullah’a Ümmü Mektum künyesi verilmişti. Kendisi de annesine nispetle İbn Ümmü Mektum diye tanınmıştı.

Risaletin ilk yıllarıydı. Hz. Peygamber Rabbinden al­dığı tebliğ görevini hakkıyla ifa edebilmenin gayreti içerisindeydi. Müşriklerin ileri gelenlerinden birine İslam’ı anlatıyordu. Zayıf bir ihtimalle de olsa onun iman etmesi Müslümanlar açısından önemli bir ka­zanç olacaktı. Anlattıklarına kulak vermişti bir kere, biraz daha dinlerse ikna olacaktı belki de.

Umutluydu Allah Rasulü. O sırada İbn Ümmü Mektum çıkageldi. Rasul’ün rehberliğine ihtiyacı vardı. Yüce Allah’ın elçisine öğrettiklerini öğrenmek istediğini söyledi. Hz. Peygamber ise konuşmasının bölünmesini istemiyordu. İbn Ümmü Mektum’un za–mansız gelişinden hoşlanmamış olacaktı ki yüzünü ekşiterek çevirdi.
İbn Ümmü Mektum’un kendisine takınılan tavrı o an için görmesi imkânsızdı.

Fakat her şeyi gören ve işiten Yüce Allah elçisini uyarmakta gecikmedi ve şu ayetlerle başlayan Abese suresini indirdi:

“Kendisine o âmâ geldi diye peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; sen, ona yöneliyorsun. (İstemi­yorsa) onun arınmamasından sana ne! Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp ona aldırmıyorsun. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür. Dileyen ondan öğüt alır. (Abese, 80/1–12.)

Müşriklerin önde gelenlerinden birinin Müslüman olması, birçok kişinin iman etmesi anlamına gel–mekle birlikte Rasulüllah’tan öğüt almak isteyen bir Müslümanın ihtiyacından daha öncelikli değildi. Kendisini müstağni gören kibirli müşriğin aksine İbn Ümmü Mektum’un âmâ oluşu hakikati görme­sine ve o doğrultuda çabalamasına engel olmamış­tı. Zira asıl engel arınmayı reddeden iman yoksunu kalplerdeydi.

Ey kendisinden dolayı Rabbimin beni azarladığı zat!

Bu olaydan sonra Allah Rasulü artık İbn Ümmü Mektum’u her gördüğünde ona, “Ey kendisinden dolayı Rabbimin beni azarladığı zat! Merhaba!” diye hitap ediyordu. Ona verdiği değeri sözleriyle olduğu kadar davranışlarıyla da ortaya koyuyordu.

Ken­disi hicret etmeden önce Medineli Müslümanlara Kur’an öğretmek üzere Mus’ab b. Umeyr’in yanında İbn Ümmü Mektum’u da gönderdi. Hicretten sonra ise onu Bilal–i Habeşi ile birlikte Mescid–i Nebevi’nin müezzinliğini yapması için görevlendirdi. Çeşitli se–ferlere çıkarken Medine’de kalanlara namaz kıldır–ması için on üç defa yerine vekil bıraktı.

Rasulüllah’ın kendisine iltifat göstererek sosyal hayata katılımını sağlaması İbn Ümmü Mektum’u oldukça mutlu ediyordu. Bununla birlikte; “Mümin–lerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler eşit olamazlar.” ayeti (Nisa, 4/95.) na­zil olduğunda derinden sarsılmıştı.

Gücü yetseydi geri kalır mıydı hiç cihattan? Böylesi bir sevaptan mahrum kalmak ister miydi? Lakin elinden bir şey gelmiyordu. Hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti kendisini. Bunun üzerine aynı ayet “özür sahipleri hariç” istisnasıyla birlikte yeniden indirildi.

İslam’da Engellilere Yönelik Hükümlerin Belirlenmesi

Zira Allah (c.c.) iki sevgilisini (gözlerini) alarak sınadığı İbn Ümmü Mektum’a ve onun gibi mazereti olan hiçbir kuluna taşıyamayacağı yükü yüklemezdi. İbn Ümmü Mektum bu ve benzeri bazı olaylarla İslam’da engellilere yönelik hükümlerin belirlenmesine vesile oldu.

İbn Ümmü Mektum’un yaşadığı sürece cihada katılma arzusu içinde hep bir uhde olarak kaldı. Yıllar sonra Hz. Ömer’in halifeliği döneminde bu arzusunu gerçekleştirmeye karar vererek Kadisiye Savaşı’na katıldı. Zırhını kuşanmış elinde siyah sancağıyla ilk ve son kez katıldığı bu savaşta ya da savaşta aldığı yaralar nedeniyle daha sonra Medine’de şehit düştü.

Kalpleri olduğu hâlde anlamayan, gözleri olduğu hâlde görmeyen, kulakları olduğu hâlde işitmeyen görünürde sağlıklı nice bahtsız insanın aksine ka­ranlık dünyasını imanın nuruyla aydınlatan âmâ sahabi İbn Ümmü Mektum, Rabbinin rızasına giden yolda engelleri aşarak sonunda arzu ettiği merte­beye ulaştı.

Kısa Hikayeler Kategori

Kısa Hikayeler
Aşk Hikayeleri
İbretlik Hikayeler
Dini Hikayeler
Başarı Hikayeleri
Gerçek Yaşam Hikayeleri
Sizden Gelen Hikayeler 
İngilizce-Türkçe Hikayeler
Yaşam Tadında Kısa Hikayeler (Youtube)

 

 Ama Sahabi İBN ÜMMÜ MEKTUM Hikayesini Dini hikayeler Videomuzdan dinleye bilirsiniz

İBN ÜMMÜ MEKTÛM - ümmü mektûm


KISA HİKAYELER

Severek Okuduğunuz hikayelerimize Android uygulamamızı indirerek cep telefonlarınızdan ve Tabletlerinizden Rahatlıkla Ulaşa Bileceksiniz.

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *