«
  1. Anasayfa
  2. İngilizce-Türkçe Hikayeler
  3. FLYING HOME – BEGINNERS LEVEL STORY

FLYING HOME – BEGINNERS LEVEL STORY

ingilizce Türkçe hikayeler

FLYING HOME / BEGINNERS LEVEL STORY /

EVE UÇMAK / BAŞLANGIÇ SEVİYESİ HİKAYESİ

İngilizce – Türkçe Hikayeler

“Flying Home” adlı bu İngilizce – Türkçe hikayeler, İngilizce veya Türkçe öğrenmek isteyenler için özel olarak hazırlanmıştır. Hikaye, temel dil bilgisi ve kelime dağarcığına sahip olanlar için uygundur. Sade ve anlaşılır bir dil kullanılarak yazılmıştır, böylece dil öğrenme yolculuğunda yeni başlayanlar için ideal bir seçenektir.


Felix the parakeet is miserable in his cage in a New York apartment, He manages to escape and starts flying south. His hope is to go back to the Brazilian rainforest. Will he find his home arrain?

Muhabbet kuşu Felix, New York’taki bir apartman dairesinde kafesinde perişan bir haldeyken kaçmayı başarır ve güneye doğru uçmaya başlar. Umudu Brezilya yağmur ormanlarına geri dönmektir. Acaba evini bulabilecek midir?

Felix is a blue and yellow bird from Brazil. He lives with the Baxter family in New York. His home is a big cage. It is on the fortieth floor of a tall building. Felix likes the Baxters, and the Baxters like him, They give him food. They talk to him and show him to a11 their friends. But Felix is not happy. He wants to go home to Brazil.

Felix Brezilya’dan gelen mavi ve sarı bir kuş. New York’ta Baxter ailesiyle birlikte yaşıyor. Evi büyük bir kafestir. Yüksek bir binanın kırkıncı katında. Felix Baxter’ları sever, Baxter’lar da onu sever, ona yiyecek verirler. Onunla konuşuyorlar ve arkadaşlarına gösteriyorlar. Ama Felix mutlu değil. Evine, Brezilya’ya gitmek istiyor.

Every night Felix looks up at the sky. He can see the whole city. It is big and exciting. It is home for the Baxters, but not for Felix. He remembers the big, yellow moon in Brazil. Then he remembers his last day in the jungle. The two men with white hats. The big box. The long plane journey. The shop – “Beautiful Birds” – in New York.

Felix her gece gökyüzüne bakar. Bütün şehri görebiliyor. Büyük ve heyecan verici. Baxter’ların evi ama Felix için değil. Brezilya’daki büyük, sarı ayı hatırlıyor. Sonra ormandaki son gününü hatırlar. Beyaz şapkalı iki adam. Büyük kutuyu. Uzun uçak yolculuğunu. New York’taki dükkanı – “Güzel Kuşlar”

Felix closes his eyes. Now he cannot see the city and the snow. He can see other things; he can see the life he loves. “I want to be with my family again,” he thinks. “1 want to fly home to the jungle. It’s warm there and the trees are always green.” He puts his head under one wing. “One day,” he says. “One day.

Felix gözlerini kapatır. Artık şehri ve karı göremez. Başka şeyler görebiliyor; sevdiği hayatı görebiliyor. “Tekrar ailemle birlikte olmak istiyorum,” diye düşünüyor. “Eve, ormana uçmak istiyorum. Orası sıcak ve ağaçlar her zaman yeşil.” Başını bir kanadının altına koyuyor. “Bir gün,” diyor. “Bir gün.

“One day” comes two weeks later. Mr Baxter opens Felix’s cage to give him some food. Then he hears the telephone. “Can you answer that, George?” asks Mrs Baxter, “I’m in the bath.” “OK,” says Mr Baxter. He goes to the phone, but forgets to shut Felix’s cage. Felix can see an open window. “This is it!” he thinks.

“Bir gün” iki hafta sonra gelir. Bay Baxter biraz yiyecek vermek için Felix’in kafesini açar. Sonra telefonun sesini duyar. “Cevap verebilir misin, George?” diye sorar Bayan Baxter, “Banyodayım.” “Tamam,” der Bay Baxter. Telefona gider ama Felix’in kafesini kapatmayı unutur. Felix açık bir pencere görür. “İşte bu!” diye düşünür.

He flies out of his cage and out of the window. The air under his wings is very cold. Behind him he hears, “Hey! Felix!!” but he does not go back. He looks down at the streets and buildings and flies through the city. A girl in a cafb with her mother sees him. “Look!” she says. Her mother does not hear. She is reading her newspaper.

Kafesinden çıkıp pencereden dışarı uçuyor. Kanatlarının altındaki hava çok soğuktur. Arkasından “Hey! Felix!!!” diye bir ses duyuyor ama geri dönmüyor. Sokaklara ve binalara bakar ve şehrin içinde uçar. Bir kafede annesiyle oturan bir kız onu görür. “Bak!” der. Annesi duymaz. Gazetesini okumaktadır.

After an hour Felix stops. He stands on the head of the Statue of Liberty. “Where are you from?” asks a small, grey and white bird beside him. “l’m from Brazil,” answers Felix. “And where are you going?” asks the bird. Felix flies up into the cold, blue sky again. “I’m going home,” he says. “Goodbye, ”

Bir saat sonra Felix durur. Özgürlük Heykeli’nin başında durur. “Nerelisin?” diye sorar yanındaki küçük, gri ve beyaz bir kuş. “Brezilya’danım,” diye yanıtlar Felix. “Peki nereye gidiyorsun?” diye sorar kuş. Felix tekrar soğuk, mavi gökyüzüne doğru uçar. “Eve gidiyorum,” der. “Güle güle,”

Felix flies south, Soon he cannot see New York. All he can see is the Atlantic Ocean. In the evening the sun starts to go down. Then the sky is red, yellow and blue. It is very beautiful. Felix is hungry, but he is happy, too. For the first time in two years he is free. He wants to fly all night.

Felix güneye uçar, ama New York’u göremez. Tek görebildiği Atlantik Okyanusu’dur. Akşam güneş batmaya başlar. Sonra gökyüzü kırmızı, sarı ve mavidir. Çok güzeldir. Felix açtır, ama mutludur da. İki yıldır ilk kez özgür. Bütün gece uçmak istiyor.

Two hours later it starts to rain. Now the sky is black. Soon, Felix cannot see the moon or the stars. “Where am I?” he thinks. He remembers his warm cage. “Am 1 doing the right thing?” He looks down at the cold sea. Then he sees something. Is it a star in the black water? No, it cannot be a star. He looks again. It is a ship.

İki saat sonra yağmur yağmaya başladı. Artık gökyüzü simsiyahtır. Çok geçmeden Felix ayı ya da yıldızları göremez olur. “Neredeyim ben?” diye düşünür. Sıcak kafesini hatırlar. “Doğru şeyi mi yapıyorum?” Soğuk denize bakar. Sonra bir şey görür. Siyah suyun içinde bir yıldız mı? Hayır, yıldız olamaz. Tekrar bakar. Bu bir gemi.

Felix flies down to the ship. There are hundreds of fish on it. He eats twenty in five minutes, then he sleeps. In the morning a man on the ship sees him. “Oh no!” thinks Felix, but it is all right. The man only wants to take a photograph of him. Felix flies into the sky again. “Good,” he thinks. “It’s not raining now, and I’m not hungry. ”

Felix gemiye doğru uçar. Üzerinde yüzlerce balık var. Beş dakika içinde yirmi tanesini yer, sonra uyur. Sabah gemideki bir adam onu görür. “Olamaz!” diye düşünür Felix, ama sorun yoktur. Adam sadece onun fotoğrafını çekmek istemektedir. Felix tekrar gökyüzüne uçar. “Güzel,” diye düşünür. “Artık yağmur yağmıyor ve aç değilim. “

Two days later Felix flies across Peru. He looks down and sees the Inca city of Machu Picchu. “Those old stone buildings look interesting,” he thinks. “I know – I can stop there tonight.” Felix starts to fly down to the buildings. Then he sees a big bird with beautiful black and white feathers. It is sitting on a stone.

İki gün sonra Felix Peru’ya uçar. Aşağı bakar ve İnka şehri Machu Picchu’yu görür. “Bu eski taş binalar ilginç görünüyor,” diye düşünür. “Biliyorum – bu gece orada durabilirim.” Felix binalara doğru uçmaya başlar. Sonra güzel siyah ve beyaz tüyleri olan büyük bir kuş görür. Bir taşın üzerinde oturmaktadır.

“Hello, you’re not from Peru, are you?” says the bird. Felix tells his story. “Two years in a cage in New York?!” says the bird. “Yes,” answers Felix, “but now I’m going home. Can you tell me how to get there?” “I have a friend – Aca – in KO,” says the bird. “He knows the jungle. Go there and ask him.”

“Merhaba, sen Peru’dan değilsin, değil mi?” der kuş. Felix hikâyesini anlatır. “New York’ta bir kafeste iki yıl mı?!” der kuş. “Evet,” diye cevap verir Felix, “ama şimdi eve dönüyorum. Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?” “KO’da bir arkadaşım var – Aca -” diyor kuş. “O ormanı bilir. Oraya git ve ona sor.”

Felix flies from Peru to Rio. There he sees a lot of people in the street. He can hear music and see some birds in a tree. Is one of them Aca? “Aca! Aca!” he says. “Yes, that’s me,” answers one of the birds. Felix cannot see him. Then a boy sees Felix. “Look at the bird,” he says to his father. “Can I have him? Can I? Please?”

Felix Peru’dan Rio’ya uçar.Orada sokakta bir sürü insan görür.Müzik sesi duyar ve bir ağaçta bazı kuşlar görür.Onlardan biri Aca mı? “Aca!Aca!” der.Kuşlardan biri “Evet, o benim” diye cevap verir.Felix onu göremez.Sonra bir çocuk Felix’i görür.”Kuşa bak,” der babasına.”Onu alabilir miyim?Alabilir miyim? Lütfen?”

At first Felix does not see the boy or his father. He is looking at all the birds in the trees. “Aca! Aca!” says Felix. Then there is a warm hand on his neck. He fights with his wings and his feet. “Help! Help! ” Aca helps him. ” Aiiieee! ! ! ” says the man. The two birds fly into the sky. “Thank you,” says Felix. Then he tells Aca his story.

Felix ilk başta çocuğu ya da babasını görmez. Ağaçlardaki kuşlara bakıyor. “Aca! Aca!” diyor Felix. Sonra boynunda sıcak bir el var. Kanatlarıyla ve ayaklarıyla savaşır. “İmdat! Yardım edin! ” Aca ona yardım eder. ” Aiiieee! ! ! ” der adam. İki kuş gökyüzüne uçar. “Teşekkür ederim,” der Felix. Sonra Aca’ya hikâyesini anlatır.

Felix and Aca fly from Rio to the jungle. In the evening Felix says, ‘(Yes, I remember that village. My home’s very near here. It’s only …” Then he stops. In front of them there are a lot of men and machines. “Oh no, they’re making a new road!” says Aca. “But … where’s my home?” asks Felix. “And where’s my family?”

Felix ve Aca Rio’dan ormana uçarlar. Akşam olduğunda Felix şöyle der: ‘(Evet, o köyü hatırlıyorum. Evim buraya çok yakın. Sadece …” Sonra durur. Önlerinde bir sürü adam ve makine vardır. “Olamaz, yeni bir yol yapıyorlar!” diyor Aca. “Ama… evim nerede?” diye sorar Felix. “Ve ailem nerede?”

The two birds fly over the new road, Then they stop in a tree near the village. Felix is tired and sad. “I’m sorry,” says Aca. Then Felix sees a small blue and yellow feather in the air. He looks up. There, above the trees, are four birds. “It’s them, Aca!” he says. “It’s my family!” Then he flies into the sky. The birds see him. “Felix, is it you?” they ask. “Yes,” answers Felix. “T’rn home ! ! ! ”

İki kuş yeni yolun üzerinde uçarlar, sonra köyün yakınındaki bir ağaçta dururlar. Felix yorgun ve üzgündür. “Özür dilerim,” der Aca. Sonra Felix havada küçük mavi ve sarı bir tüy görür. Yukarı bakar. Orada, ağaçların üzerinde dört kuş vardır. “Bunlar onlar, Aca!” der. “Onlar benim ailem!” Sonra gökyüzüne doğru uçar. Kuşlar onu görür. “Felix, sen misin?” diye sorarlar. “Evet,” diye cevap verir Felix. “Evine dön! ! ! “

Questions / İngilizce – Türkçe Hikayeler Test

1 Why isn’t Felix happy in New York?

2 Who forgets to shut his cage?

3 Why doesn’t the woman in the cafi see him?

4 Where does Felix meet a small, grey and white bird?

5 How many fish does Felix eat on the ship?

6 Where does he see a lot of old stone buildings?

7 In which city does Felix meet Aca?

8 What are all the men and machines doing near Felix’s home?

You can write the test results of our Story Test Section from Messages or you can send them from our Contact Section.

İngilizce – Türkçe Hikayeler Test Bölümümüzün Test Cevaplarını Mesajlardan Yaza Bilir Yada İletişim Bölümümüzden İngilizce – Türkçe Hikayeler Test cevaplarını Göndere Bilirsiniz.


Yorumlarınız bizim için çok önemli. Yorumlarınızı merakla bekliyoruz, Yorum Yazmayı Unutmayın! 

İngilizce Türkçe hikayeler


Hikayeler Kategori

Kısa Hikayeler
İbretlik Hikayeler
Dini Hikayeler
Aşk Hikayeleri
Başarı Hikayeleri
Korku Hikayeleri
Gerçek Yaşam Hikayeleri
Sizden Gelen Hikayeler
İngilizce Türkçe Hikayeler
Yaşam Tadında Kısa Hikayeler (Youtube)

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *