«
  1. Anasayfa
  2. Keloğlan masalları
  3. KELOĞLAN MASALLARI – AKIL KÜPÜ

KELOĞLAN MASALLARI – AKIL KÜPÜ

keloğlan akıl küpü masalı

KELOĞLAN MASALLARI – AKIL KÜPÜ

Bugün sizi, ” Keloğlan masalların dan” kahramanlık dolu bir masala davet ediyoruz. “Keloğlan Akıl Küpü Masalı” ile Türk masallarının en sevilen karakterlerinden biri olan Keloğlan’ın heyecan dolu maceralarına ” keloğlu masalları na” konuk olacaksınız. Bu masalımızda, güzellik, akıl ve cesaret dolu bir dünyada Keloğlan’ın karşılaştığı olağanüstü anlara tanık olacaksınız. Keyifli okumalar dileriz!


Bir varmış bir yokmuş. Allalüın kulu çokmuş, bir dağın başında, bir ormanın yanıbaşında Keloğlan’ın yaşadığı köy varmış. Keloğlan’ın bir tek anacığı, anacığının da bir tek kel oğlu varmış.

Dünyada başka kimseleri olmadığı için hep birbirlerine destek olurlar, kuru ekmek yeseler kimselere belli etmezler, padişahlara layık yemekler yedik diyerek kötü durumlarından kimseleri haberdar etmezlermiş.

Keloğlan çok akıllıymış ancak akıllı olduğu kadar da tembelmiş. Anası, “Hadi oğlum, bahçeden bir soğan al” dese, iki saat düşünür, üç saat hesap yapar; o soğanı bahçeden ayağına nasıl getirebilir, onu düşünürmüş. Sonunda bir yolunu bulurmuş ama annesi de bu arada çıldırır dururmuş.

Günler böyle gelip geçerken, Keloğlan’ın anacığı bir gün hastalanmış, bütün iş güç Keloğlan’a kalıvermiş. O tembel Keloğlan gitmiş, yerine aklı başında çalışkan bir Keloğlan gelivermiş.

Anası yattığı yerden Keloğlan’a emirler yağdırıyor, bizimki de oradan oraya koşuyormuş. Bu böyle günlerce sürmüş, Keloğlan sonunda yorgunluktan bir köşeye düşmüş.

O sırada bir fare Keloğlan’ın yanına gelip: “Keloğlan keleş oğlan, her işi beleş oğlan, nasıl ama çalışmak, zor geliyor di mi?” demiş. Keloğlan gözünü aralamış, fareyi kovalamış.

Fare tekrar gelmiş bu sefer iyice yaklaşıp, “Heeyyy. Duydun mu prensesin başına gelenleri, her kim prensesi iyileştirse, kral onu kızıyla evlendirecekmiş,” demiş.

Sonra bir çırpıda anlatmış, güzeller güzeli prenses aylardır ağlayıp duruyormuş ve onu kimseler susturamıyormuş. “Kızımı güldüren her kim olursa, onu prens yapacağım,” demiş kral.

Keloğlan bunu duyduktan sonra, “Bu iş böyle olmayacak, başka şeyler yapmak lazım” diye hoplayıp zıplamaya başlamış. Öyle hoplayıp zıplayarak evlerinin yakınındaki dağın eteklerine kadar gelmiş.

Dağın eteklerinde açan çiçekleri toplamış. Bu çiçeklerin özelliği insanları kıkır kıkır güldürebilmesiymiş. Anasından öğrendiği kadarıyla, hepsini bir araya getirirse, prensesi güldürebileceğini biliyormuş.

Bütün gün topladığı çiçekleri bazı karışımlarla suladıktan sonra, çiçekleri alıp sarayın yolunu tutmuş. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, sarayın kapısına geldiğinde iki takla atıp, sırada bekleyenlerin yanında sıraya geçmiş. Akşama doğru ona sıra geldiğinde neredeyse yorgunluktan uyuyacak hale gelmiş.

Onu içeri almışlar, Keloğlan elindeki kağıdın içinde sakladığı çiçekleri prensese uzatmış. Prenses çiçekleri alır almaz kıkır kıkır gülmeye başlamış, öyle çok gülüyormuş ki, kral, kraliçe ve beraberindeki herkes prensesle gülmeye başlamış.

Prenses mutluluktan uçuyor gibiymiş. Keloğlan o gün kurulan düğünle prensesle evlenmiş, anasını hasta yatağından aldırmış ve saraya getirmiş. Anası da kel oğlunun kel kafasına kocaman bir öpücük kondurmuş.

Keloğlan masalları, nesilden nesile aktarılan ve her yaştan insan tarafından sevilen hikayelerdir. Bu masallar, bize zekanın ve kurnazlığın her zaman güce üstün geleceğini öğretiyor.


Daha fazla Keloğlan masalları okumak için [Keloğlanmasalları] adresini ziyaret edebilirsiniz.


MASAL KATEGORİLERİ
Masal Oku
Dini Masallar
Eğitici Masallar
Türk masalları
Keloğlan masalları
Baba Masalları (Youtube)


 

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *