«
  1. Anasayfa
  2. Dini Masallar
  3. Allah Beni Hiç Yalnız Bırakmaz

Allah Beni Hiç Yalnız Bırakmaz

eğitici dini masallar

Allah Beni Hiç Yalnız Bırakmaz / Eğitici Dini Masallar

Eğitici Dini Masallar” kategorisinde bulunan “Allah Beni Hiç Yalnız Bırakmaz” masalı, çocuklarınıza değerli bir öğüt sunuyor. Türkçe dini masallar arasında öne çıkan bu masal, çocukların kalplerine Allah’ın varlığını ve desteğini hissettiriyor. Dini çocuk masalları ve İslami masallar arasında sevgi ve güven temasını işleyen bu hikaye, çocuklarınızın manevi gelişimine katkı sağlıyor. Siz de bu eğitici masalı dinleyerek çocuklarınıza güven, sevgi ve umut aşılayabilirsiniz. Masal oku ve çocuklarınızın ruhunu besleyin!

Dini Masalımızı Dinlemek istermisiniz?

 Türkçe dini masallar


Burnuma gelen mis gibi kokularla yataktan kalktım. Kokunun geldiği yere doğru gittim. Annem kahvaltı için yine harika çörekler pişiriyor olmalıydı. İlk önce gidip yüzümü yıkamalıyım diye düşündüm.

Ayağıma dolanan pijamamın paçasını çektirerek giderken salona doğru bakındım. Burada da kimse yoktu. Kimse, yani annem. Sabahları evde o ve benden başka kimse olmaz. Babam, ben daha uyanmadan işe gider.

Eğer komşularımızdan gelen yoksa, kahvaltıda sadece annem ve ben oluruz. Yüzümü yıkadıktan sonra gidip fırının camından, kızaran çörekleri izledim. Az önce bu kadar kabarmamışlardı.

Nasıl da böyle kocaman olabiliyorlar? Fırının camından başımı kaldırıp etrafa bakınmaya başladım. Annemi bulmayı beklerken içerideki odadan büyük teyzenin sesi geldi. Yoksa çörekleri de mi o yapmıştı? Peki o zaman annem neredeydi?

Büyük teyze kocaman beyaz başörtüsü ile kapıda belirince, gözlerim hiç bana sormadan yaşarıverdi. Damlacıklar hiç olmazsa gözümde dursalardı ya. Hayır çeneme kadar indiler.

Annem daha önceden anlatmıştı. “Doğuma gideceğimiz zaman, yanına büyük teyzen gelecek, biz gelene kadar onunla kalmanı istiyorum.” demişti.

Şimdi büyük teyze burada olduğuna göre annem hastaneye mi gitmişti? Büyük teyze beni salona götürdü ve yanına oturttu. Ellerimden tuttu.
— Yavrucuğum, güzel evladım! Ben geldiğimde sen uyuyordun, uyandırmaya  kıyamadım. Seni ne kadar da özlemişim. Gel bakalım, hasret giderelim. Ağlayacak bir şey de yok ama gel de şu göz yaşlarını silelim.

Büyük teyze aslında benim teyzem değil, annemin teyzesi. Yani anneannemin büyük kardeşi. Bu yüzden ben ona büyük teyze diyorum. Gerçekten de yaşı çok büyük, elleri de benimkine göre büyük.

Burnu da biraz büyük sayılır. Yüzüne bakınca fark edilmiyor, ama incelersen anlayabiliyorsun. Büyük teyzenin oturduğu ev biraz uzakta.

Onu ziyarete çok sık gidemiyoruz, fakat her gittiğimizde bana bir şeyler verir. Bir de evinde her zaman şerbet olur. Kendisi yapıyormuş. Rengi kırmızı olan bu şerbetten ikram eder ve tadı da çok güzeldir. Annemi karşımda göremeyince kendimi çok yalnız hissetmiştim.

Onun doğum yapmak için bir gün hastaneye gideceğini biliyordum, ama sanki o gün hiç gelmeyecek gibiydi. Bu yüzden de kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım. Büyük teyzeye bunları anlattığımda benimle konuşmaya başladı.

— Hiç öyle şey olur mu güzel kızım. Her şeyden önce Allah var yanımızda. O varken hiç yalnız olur muyuz? Hem annen de inşallah birkaç güne kadar eve gelir.
— Allah yanımızda mı her zaman, dua etmediğimiz zamanlarda bile mi?
— Elbette güzel kızım. O her zaman yanımızdadır. Bizi görür, duyar. Kalbimizden geçenleri bilir. O, kara kayadaki kara karıncayı bile görür.

— Annemi özlediğimi de görüyordur değil mi?
— Elbette yavrum! Anneni özlediğini de, senin ne kadar iyi bir çocuk olduğunu da görür, bilir. Bizim çöreklerin yanıp yanmadığını da bilir. Biz de gidip fırına baksak iyi olur. Yoksa annenin yokluğunda sana yanmış çörekler yedirmek zorunda kalırım.

Büyük teyzeyle gülüşüp mutfağa doğru gittik. Gerçekten de biraz daha gecikecek olsaydık çörekler yanacaktı. O, çörekleri fırından çıkarırken ben de üzerimi değiştirmek için odama gittim.

Mis gibi kokuları odama kadar götürdüm. Allah’ın da, büyük teyzenin de yanımda olması ve bu güzel koku bana sevinç verdi. Çoraplarımı giyerken iyi ki Allah her zaman yanımızda diye düşündüm. Kahvaltı sofrasını büyük teyzeyle beraber hazırladık. Hem sıcak çöreklerden yedik hem de sohbet ettik.

— Bu güzel reçeli anneciğin yaptı değil mi? Pek hamarattır benim yeğenim.
— Evet, annem yaptı. Kayısı reçeli de yaptı. O zaman ben de yardım ettim.

— Maşallah kızım. Çok şükür, Rabbim ne güzel nimetler veriyor. İnsanlar da hayvanlar da faydalanıyor.
— Vişne reçelini hayvanlar da mı sever?
— Güzel kızım, bu meyveleri dalında iken ya da düşünce kuşlar da yerler. Hem sadece onlar mı? Ağacın kabuğundan biri faydalanır, kökünden, dalından, gövdesinden, gölgesinden biri faydalanır. İnsanlar da hem taze iken meyvesinden yerler, hem de böyle güzel reçeller yaparlar. Kuruturuz kışın da yeriz.

— Yani Allah bir tane ağaç yaratıyor ama birçok kişinin işine yarıyor.
— Tam da söylediğin gibi. Yüce Rabbim neyi yarattıysa onda bir hikmet vardır. Yani o muhakkak bir işe yarar, boş değildir. Zaten Kur’an-ı Kerim’de de yeryüzünde boş yaratılmış hiçbir şey olmadığı anlatılır. İnsanın da yeryüzüne bakıp düşünmesi istenir.

— İyi ama böcekler biraz korkunç değil mi? Meselâ yılan da öyle. Onların da mı bu dünyada bir işi var?
— Yılanlar olmasa fareler çoğalır. Çünkü yılanlar fare yiyerek beslenir. Böceklerin de aslında çeşit çeşit faydaları vardır. Sen benden daha iyi bilirsin kızım. Bazılarından ilâç bile yapıyormuş doktorlar. Yılanın zehrinden bile şifa olabiliyormuş.

Hem Allah yarattıysa mutlaka bir sebebi vardır kızım, bunu böyle bil. Korkmak bazen insanı korur, ama iğrenmemek, küçük görmemek lâzım. Yaratılan her canlı kıymetlidir.

Babaannem her zaman şunu söylerdi: “Bir koyunun karıncadan, bir insanın koyundan öğreneceği vardır. Yani onlara bakıp onların düzeninden, gidişinden, gelişinden bile öğreneceklerimiz vardır.”

— O zaman dünyadaki her şeyin başka bir şeye faydası mı var?
— Elbette. Bin bir çeşit canlı var etrafımızda. Kapkara topraktan bile nice güzel nimetler çıkartıyor Rabbim. Hepsinin renkleri ayrı, kokuları ayrı. Tatları da ayrı. Hayvanlar var, bineriz, etini yeriz, sütünü içeriz. Önceden hep at sırtında yapılırdı meselâ savaşlar.

— Sen de ata bindin mi?
— Bindim ama geçti gitti hepsi.
— Olsun, olsun. Bana da anlatsana, iyi biner miydin ata?
— Aslında anneannen benden iyi binerdi. Ben atı yavaş sürerdim. O binince koştururdu, hiç sakince gitmezdi

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

Zeytin tanesinde, İncir çekirdeğinde, Gördüğün her şeyde, Allah’tan izler var
Kuşların ötüşünde, Geminin gidişinde, Elindeki çizgide, Allah’tan bir iz vardır


MASAL KATEGORİLERİ
Masal Oku
Dini Masallar
Eğitici Masallar
Türk masalları
Keloğlan masalları
Baba Masalları (Youtube)


İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *