«
  1. Anasayfa
  2. Dini Masallar
  3. Hz. Eyüp Masalı

Hz. Eyüp Masalı

Peygamberlerle ilgili masallar

Onun Adı Sabır – Hz. Eyüp /Peygamberlerle ilgili masallar

Peygamberlerle İlgili Masallar kategorimizde sizlere çocuklar için dini masallar dan bir tanesini hazırladık, severek ve sıkılmadan Hz. Eyüp peygamber ile ilgili masalı okuyacaksınız, masalımızı Baba Masallarının Youtube kanalı için Hazırlamış olduğu video ile dinleye bilirsiniz de, Birbirinden farklı dini masallar ve İslami masallar oku mak ve dinlemek için sitemizi takip edin. Masalımızı Allta Bulunan Dini Masal vidosu Dinleye bilirsiniz.


Eğitici masalımızı  Dini Masal Videosu İle Dinlemek İstermisiniz?

Dini masallar


Murat, o gün biraz kırgın ayrılmıştı evden. Birincisi; günlerdir babasından cep telefonunu değiştirmesini istiyordu. Ancak babası bu telefonun ihtiyacını gördüğünü belirtiyordu. İkincisi; bu akşam tam kendisi Eyüp Peygamberi anlatacakken babasının akşam bir toplantısı olduğunu, eve geç geleceğini öğrenmişti.

“Zaten babam ben ne anlatacak olsam, dinlemeye gerek görmez.” diyerek kahvaltı sofrasından kalkmıştı. Evden ilk kez kimseyle vedalaşmadan, büyüklerinin hayır dualarını almadan çıkmıştı. İşte bu yüzden içinde bir huzursuzluk vardı. Kendisini derslerine bir türlü veremiyordu.

Bunu matematik öğretmeni Kadriye Hanım da fark etmiş, teneffüste Murat’ı yanına çağırarak konuşmak istemişti. Öğretmeninin yanına giderken ceketi kapının koluna takılmış ve astarı sökülmüştü. İçinden “Ya sabır, bu gün her şey ters gitmek zorunda mı?” dedi.

Kadriye Hanımın yanına gittiğinde suratından düşen bin parçaydı. Öğretmeni güler yüzle karşıladı onu. Ona olanları anlattı. Öğretmeni Murat’ı dinledikten sonra çıkardığı sonucu bir cümleyle paylaştı:

– Sanırım, cep telefonun artık işini görmüyor. Murat, bu cümle karşısında ilk kez düşünmeye başladı. Ne diyeceğini şaşırdı. Kekeledi ve:
– Hayır, işimi görüyor, ama arkadaşlarımın arasında en eski model benimkisi, diye bir itirafta bulundu.

Verdiği cevaba kendisi de inanamadı. Hatasını anlamıştı. Sadece daha pahalı, daha çok özelliği olan bir telefon için babasını nasıl da zorladığını düşününce utandı. Öğretmeniyle bir süre daha sohbet ettikten sonra sınıfına gitti.

Ders rehberlik saatiydi ve dönem sonunda sahnelenecek bir oyun için rol dağılımı yapılacaktı. Murat, “Hiç de günümde değilim.” diye düşünüyordu. Öğretmen konuyu anlatıp roller hakkında bilgi verdikçe Murat, sıkıntısını unutmuş, öğretmenini can kulağıyla dinlemeye başlamıştı.

Hele konu Urfa’da sıra gecelerinin canlandırıldığı ve sohbet esnasında Eyüp Peygamberin hayatının anlatıldığı bölüme geldiğinde rolü almak için parmak kaldırmıştı bile. Sonunda rolü almış ve Hasan Ağa olmuştu.

Yarın öğlen arasında okuma provası yapacaklardı. Sonra da en kısa sürede rolünü ezberlemesi gerekiyordu.

Akşam eve girdiğinde annesi onu hiçbir şey olmamış gibi karşıladı. Yine yanaklarından öperek “hoş geldin” dedi. Birlikte oturma odasına geçtiler. Murat, odada annesiyle kendisinden başkası olmadığını görünce biraz rahatladı.

Annesi, okulunun nasıl geçtiğini sordu. Murat da zaten bu soruyu bekliyordu. Hemen tiyatroda rol aldığını ve Hasan Ağa olduğunu, Urfa’da sıra gecelerini canlandırırken kendisinin de Eyüp Peygamberin hayatını sohbet konusu edeceğini bir çırpıda anlatıverdi. Annesi:

– Aferin benim oğluma, diyerek onu tebrik etti. Murat, odasına gitmek için kalkmıştı ki durakladı. Dönüp annesine sarıldı ve sabahki davranışı için ondan özür diledi. Sonra büyükbabası ve büyükannesinin odasına yöneldi.

Onların da elini öptü. Onlar da torunlarına sıkıca sarıldılar. Hiç konuşmadılar, ama bu sarılmanın içinde hem özür, hem de affedilme vardı.

Murat, odasına geçip üzerini değiştirirken ailesinin hatasını yüzüne vurmamış olmalarından dolayı çok mutluydu. “İşte büyük olmak bu.” dedi kendi kendisine. Sonra babası aklına geldi. Aslında bir an önce ona da sarılmak ve özür dilemek istiyordu, ama bu akşam babasının toplantısı vardı ve geç gelecekti.

Akşam yemekten sonra yine salonda toplandılar. Hayri Bey hariç herkes yerini almıştı. Murat, tam söze başlayacaktı ki kapı çalındı. Zeynep koşarak kapıya gitti.

– Kim o, diye seslendi.

– Aç kızım benim, dedi Hayri Bey.

Zeynep kapıyı açtı ve hem sevinçle hem de hayretle:

– Babacığım hani bugün toplantın vardı ve geç gelecektin?

– Evet, ama ağabeyinin sohbetini kaçırmamak için toplantıyı biraz hızlandırdım. Bir sonraki toplantı için yapılacak hazırlıklarla ilgili görev dağılımını da yapıp bitirdim. Bu konuşmaları salondakiler de duymuştu.

Hele Murat, nasıl mutlu olmuştu. Ayfer Hanım, eşi için sofra hazırlamak üzere mutfağa yöneldiğinde Hayri Bey, aç olmadığını söyleyerek hanımını oturttu. Annesinin ve babasının elini öptü. Sonra da yerine geçerek:

– Evet, Murat seni dinliyoruz, dedi. Murat, babasının sesini duyunca ayağa fırlamıştı ve hâlâ öyle duruyordu.

– Baba, erken geldiğin için çok teşekkür ederim ve sabahki davranışım için özür dilerim, dedi. Hayri Bey, sabır zamanla öğreniliyor delikanlı. Sanırım hepimizin Eyüp Peygamber den öğrenecek çok şeyi var, dedi.

Murat, evet diye başını salladı ve devam etti:

– Öyle çok şey öğrendim ki Eyüp Peygamber hakkında.

– Tek kelimeyle Eyüp Peygamberi anlatacak olsan bu kelime ne olurdu, dedi Zeynep.

– Sabır, dedi Murat. Kesinlikle sabır.

– Haydi anlatsana artık abi, diye sabırsızlandı Emre.

– Biraz sabır, dedi Murat. Hepsi güldüler.

Murat büyük bir heyecanla söze başladı:

– Eyüp Peygamber, çok zenginmiş. Hanımının ismi de Rahime’ymiş. Çocuklarıyla birlikte çok geniş bir evde mutlu bir şekilde yaşıyorlarmış. Her peygamberde olduğu gibi Eyüp Peygamber de halka verdiği öğütleri önce kendisi yerine getiriyor.

Allah’ın verdiği nimetlere şükrediyor. Fakirleri doyuruyor, kapısına gelen hiçbir insanı boş çevirmiyor, herkese yardımcı oluyor.

Ancak şeytan, insanların kalbine şüphe sokuyor. Bazı insanlar bu şüpheyle Eyüp Peygamber bu kadar zengin olmasaydı, başında bir sürü sıkıntılar olsaydı yine de Allah’a şükür eder miydi, diye düşünmeye başlıyorlar.

Allah, Eyüp Peygamberin iman gücünü halka göstermek için onu çok büyük zorluklarla imtihan ediyor. Önce bir sel geliyor, hayvanları sele kapılıp gidiyor, ekili tarlası mahvoluyor. Fakat o, yine de Allah’a şükrediyor. Her şeyin sahibi Allah’tır. Veren de alan da o, diyor.

Sonra bir deprem oluyor ve bütün evlâtlarını yıkıntıların altında kaybediyor. Yine de sabrediyor. Allah’a hiç isyan etmiyor. Evlâtlarımızı bize veren sendin. Emanetini geri aldın, bize sabrını da ver, diye dua ediyor.

Bu büyük sabır karşısında Eyüp Peygamberin imanından şüphe edenler kendilerinden utanıyorlar ve Allah’a inançları kuvvetleniyor.

Allah’a inanmayanlar ise bu büyük sabır ve iman örneğinin karşısında Eyüp Peygamberin sözleri galiba doğru diyerek, Allah’a inanmaya bir adım yaklaşıyorlar. Ayfer Hanım içi titreyerek:

– Sen bizi evlât acısıyla imtihan etme Allah’ım, diyerek dua ediyordu. Bu duaya bütün aile “Amin” diyordu. Büyükanne:

– Allah’ım sen hakkımızda en hayırlısını bilensin. Her şeyin hayırlısını ver. Sıkıntıları Eyüp Peygamber sabrıyla karşılayabilmeyi nasip et, diyerek Allah’a sesleniyordu. Bütün aile yine “amin” diyordu.

Bu arada Ayfer Hanım Murat’a bir soru soruyordu:

– Pekiyi, Hanımı Rahime aynı sabrı gösterebiliyor muydu?

– Evet anneciğim, Rahime de bütün bu sıkıntılara hamt ediyordu. Hatta öyle bir an geliyor ki Rahime’nin sınavı daha da artıyor. Eyüp Peygamberin vücudunda yaralar çıkıyor, bütün vücudunu sarıyor ve adım atacak hâli kalmıyor.

Çalışamaz duruma düşüyor. İşte o zaman bir zamanlar evinde hizmetçiler olan Rahime, zenginlerin evlerinde çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor.

Eyüp Peygamber, bütün bu olanlara çok üzülüyor ama sadece sabrediyor ve dua ediyor. Bu hastalık yüzünden ibadetlerini aksatmaktan korkuyor. Allah’a hastalığından şikâyet etmiyor, sadece hastalıklarının ibadetlerini aksatmaması için dua ediyor.

Bu sabır ve samimiyet karşısında Allah Eyüp Peygambere kaybettiği bütün güzellikleri tekrar veriyor. Yaraları iyileşiyor, tekrar zengin oluyor ve yeniden çocukları oluyor.

Büyükbaba Osman Efendi:

– İşte gerçek iman ve sabrın sonucu, diyerek Murat’ın omzunu sıvazlıyor.

– Hayri Bey, bize hiç söz bırakmadın evlât, diyerek oğlunu tebrik ediyor.

– Her muradın hayır üzere olsun, o murada sabırla eresin, diyor büyükanne Hatice Sultan. Emre ile Zeynep hayranlıkla ağabeylerine bakıyorlar. Annesi Ayfer Hanım:

– Bugün seçildiğin tiyatroda da rol gereği Eyüp Peygamberi anlatacaksın değil mi oğlum, diye soruyor.

– Evet anneciğim, diyor büyük bir mutlulukla.


MASAL KATEGORİLERİ
Masal Oku
Dini Masallar
Eğitici Masallar
Türk masalları
Baba Masalları (Youtube)


İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *