«
  1. Anasayfa
  2. Gerçek Yaşam Hikayeleri
  3. Pişmanlık – Gerçek Yaşam Hikayeleri

Pişmanlık – Gerçek Yaşam Hikayeleri

Gerçek Yaşam Hikayeleri

PİŞMANLIK

Gerçek Yaşam Hikayeleri: Gerçek yaşamdan ilham alan bu kısa hikayede, genç bir bireyin pişmanlıkla dolu yaşadığı deneyimler anlatılıyor. Yaşanmış ibret verici olaylarla bezeli olan bu hikaye, pişmanlığın derinliklerine iniyor ve hayatın derslerini çıkarmayı vurguluyor. Dramatik anlatımıyla okuyuculara duygusal bir deneyim sunuyor. Anlamlı gerçek hikayeler arayanlar için bir başyapıt.


“Çok değil sadece bir fırsat verseler hiçbir şeyi boş vermem!”

Kalktığında saat sekiz buçuktu. Sınav başlamasına iki saat vardı. Sinirli bir şekilde söyleniyordu: “Geç kaldım!” Hemen lavaboya yöneldi. Elini yüzünü yıkarken annesinin, “Yavrum, kahvaltı hazır! Bir şeyler ye!” sözlerini duydu.

Bir yandan hazırlanıyor, bir yandan da kahvaltı yapmaya çalışıyor; bir atıştırıyordu. Anne babasının, “Haydi evladım, kolay gelsin! Zihnin açık olsun…” dilekleriyle evden ayrıldı.

Merdivenlerden inerken kalemlerini unuttuğunu fark etti. Hemen dönüp zili çaldı. Onu karşısında gören annesi, “Ne oldu yavrum? Niçin döndün?” dedi. O da annesinden, masanın üzerinde unuttuğu kalemleri istedi.

Çabucak aşağı inip evin hemen önündeki otobüs durağına koştu. Belediye otobüsü az sonra gelmişti. Tam otobüse binecekti ki cüzdanında kimliğinin olmadığını fark etti.

Kendine: “Sakin ol!” telkininde bulunarak hemen eve koştu. Onu yine karşısında gören annesi, “Yine ne oldu çocuğum?” dedi.

“Anne, hiç sorma! Kimliğim dün giydiğim gömleğin cebinde kalmış, getirir misin?” dedi. Annesi, “Biraz dikkatli olsan ne olur sanki!” yakınmasıyla getirdi kimliği.

Allah’tan okul yakın, dolmuş da yanından geçiyor. diye düşünürken dolmuş gelmişti. Elini cebine attı, ama bu sefer de dolmuşa parası yoktu. Artık telaşlanmaya başlamış, sınav yetişememe endişesi sarmıştı onu.

Sınava ancak taksiyle yetişebileceğine karar vermişti. Bu arada merdiven inip çıkmaktan hem yorulmuş hem de terlemişti. Ama bir yıl boşa gidecekti. Onu tekrar karşısında gören annesi neredeyse fenalık geçirecek duruma gelmişti…

Parayı alıp caddede indi. Çok geçmeden taksi geldi. Durdurup bindi. “Nereye kardeş?” dedi şoför. Sınavın okulun adını söyledikten sonra, “Sınav neredeyse başlayacak; kestirmeden, ara sokaklardan gitmeliyiz.” dedi.

Ancak taksici, “Kardeş, ben bu şehre yeni geldim; ara sokakları çok iyi bilmiyorum.” deyince içinden: “Bu kadarına da pes yani! Nedense bütün aksilikler buluyor. Üstüne üstlük, sınava da dakikalar kalmışken!” diye söylendi. Çaresiz duruma katlanacaktı…

Okula geldiklerinde sınav başlamıştı. Hemen sınav sorumlusunu buldu ve sınava girmek istediğini söyledi. Sınav sorumlusu: “Nerede kaldın evladım? Sınav başlayalı beş dakika oldu.

İlk yarım saat içinde gelenleri alıyoruz. Haydi bakalım, bana sınav giriş belgeni ver de seni sınav salonuna götüreyim.” dedi.

Sınav sorumlusuna şok olmuş bir şekilde bakarken, “Giriş kartını nasıl olur da evde unuturum, nasıl bu kadar aptal olabilirim?” düşüncelerini aklından geçiriyor; “Yeter artık, bu kadarını hak etmedim ben!” diye haykırmak, bağırmak geliyordu içinden; ama çaresizlik içinde sorumluya belgenin evde kaldığını söyledi.

Olmadan onu sınava alamayacağını, eğer evi yakınsa telefon edip babasının taksiyle zamanında getirmesini isteyebileceğini söyledi. Müdür odasından eve telefon edip istediler.

Babası hemen yola çıktı. Bu arada o da babasının yarım saat geçmeden kendisine ulaştırması için bildiği bütün duaları okuyordu. Sınava alınmasına son bir dakika kala babası belgeyi getirdi ve o da derin bir nefes alarak sınava girdi.

Kendisine en güvendiği ders Türkçe olduğundan bu testi açıp sorularını çözmeye başladı. Ona kolay geliyordu; ama iyi gitmeyen bir şeyler vardı ve hep bir yere kadar gelip takılıyordu.

Oysa bu soruların benzerlerini öğretmeni derste işlemişti; ancak o bu sırada ya uyuyor ya da başkalarıyla konuşuyor, gülüyor, eğleniyordu…

“Keşke dersleri dinleyip öğretmenlerimin uyarılarına kulak verseydim…” dedi; ama iş işten geçmişti artık. Bütün bu dertler yetmiyormuş gibi bir de karnı ağrımaya başlamıştı.

“Keşke akşam abur cubur yemeseydim de midemi bozmasaydım.” diyor, bu düşünceler içindeyken aklına yine sorular geldi. “En iyisi mi İngilizceden çözebileceğim sorulara bakayım.” dedi; ama nafile…

Hiç bu kadar pişman olmamıştı.

“Elime bir daha böyle fırsat geç— bana yine imkan ver— çok değil bir fırsat hiçbir şeyi boş vermem! Çok çalışırım, öğretmenlerimin sözlerini, öğütlerini ve anlattıklarını dinlerim…” diyordu; ama son pişmanlığın faydası yoktu. Ne olurdu bir defa, yalnız bir kez daha bu imkan ona verilseydi…

Bu düşünceler içindeyken bir ses duydu… Tanıdık bir ses: “Hey! Sen, arkadaki… Uyuyan!.., Kendine gel!”

Mahmur gözlerle şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Öğretmenini tepesinde görünce garip bir hissiyat kapladı içini.

“Özür dilerim hocam… Bir daha uyumayacağım derste. Artık ders kaynatmaya ve her türlü yaramazlığa da son…” dedi.

Öğretmeni bu garip davranışına bir anlam veremedi ve “pişmanlık” konusunu işlemeye devam etti.

Gerçek Yaşam Hikayeleri kategorimize ait “Pişmanlık” isimli Kısa hikayemizi okudunuz, Yorumlarınız bizim için Çok değerli, yorumlarınızı bekliyoruz.


İlginizi Çekecek Hikayeler


Hikayeler Kategori

Kısa Hikayeler
İbretlik Hikayeler
Dini Hikayeler
Aşk Hikayeleri
Başarı Hikayeleri
Gerçek Yaşam Hikayeleri
Sizden Gelen Hikayeler
Yaşam Tadında Kısa Hikayeler (Youtube)

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *