«
  1. Anasayfa
  2. Eğitici Masallar
  3. Boyacı Çocuk / Eğitici Çocuk Masalları

Boyacı Çocuk / Eğitici Çocuk Masalları

Eğitici çocuk masalları

Boyacı Çocuk / Eğitici Çocuk Masalları

Eğitici çocuk masalları videomuz, Türkçe masallar “Boyacı çocuk” isimli yeni uyku masalları, çocuklar için hazırlanmış ve onlara iyiliği anlatan iyilik masalları, baba masalları olarak yeni masallar ve öğretici masallar yayınlıyoruz ” Boyacı çocuk ” masalını dinlemek için Allt bulunan Eğitici masallar videomuzudan dinleye bilirsiniz


Musa ile okuldan dönüyorduk. Bizimki yine hiç havasında değildi. Sınıflarındaki Fikret diye bir çocuktan bahsedip duruyordu. Efendim, Fikret’in babasının kocaman bir fabrikası varmış. Öyle zenginmiş öyle zenginmiş ki Fikret babasının paralarını harcaya harcaya bitiremiyormuş. Yani kantinden çıkmayan bir çocuk!

Dayanamadım:
– Üfff, dedim. Fikret, Fikret… Ne yapalım babası zenginse. Bizim babamız da istediğimiz her şeyi almıyor mu?
– Almıyor tabii, diye diklendi bizimki. Daha bir tabletim bile yok.
– Ablam ve ben istediğimiz şeyleri harçlığımızdan artırarak alıyoruz ağabeyciğim. Sen de yapabilirsin.
– Üç kuruş harçlıkla mı? Of of!

Musa, böyle söylenerek eve geldi. Akşam da annemle babama hâlinden şikâyet edip durdu. Tablet isterim diye tutturdu. Babam da ona, harçlıklarından biriktirirse üzerini tamamlayabileceğini söyledi. Ama para biriktirmek kim, ağabeyim kim!

Ertesi gün cumartesiydi. Ablam, bizi sinemaya götürmeyi teklif etti. Bu şahane bir haberdi. “Yaşasın!” diyerek havaya zıpladım. Ağabeyim de çok mutlu görünmese de teklifi kabul etti. Üçümüz yola çıktık. Çarşıdaki sinemaya kadar yürüyecektik. Neyse ki uzak sayılmazdı. Yolda yürürken Musa bir an duraksadı. Şaşkın şaşkın kaldırımdaki boyacı çocuğa bakarak:
– Aaa! Bu bizim sınıftan Cemil değil mi, dedi. Ayakkabı boyadığını bilmiyordum. Ablam, bizi kolumuzdan çekiştirdi.
– Öyle yolun ortasında durup dik dik ne bakıyorsunuz! Çocuğu utandıracaksınız, dedi.

Ağabeyim ve ben, ablamın peşi sıra yürüdük. Ama aklımız boyacı çocukta kalmıştı. Musa:
– Allah Allah, diyordu. Cemil, sınıfımızın en çalışkanıdır. Demek derslerden başka bir işi daha varmış. Keşke o da bizimle sinemaya gelebilseydi.

Musa’nın sözleri kalbimizi burkmuştu. Sinemaya gelince sıraya geçip bilet işini hallettik. Sonra salondaki yerlerimizi aldık. Az sonra film başladı. Doğrusu film başından sonuna kadar pek acıklıydı. Fakir bir ailenin geçinebilmek için çocuklarıyla birlikte çektiği zorlukları anlatıyordu. Filmin sonu mutlu bitse de bizim aklımız hâlâ Cemil’deydi.

Boyacı Çocuk

O gün eve döndüğümüzde de Cemil’i konuşmaya devam ettik. Acaba babası yok muydu? Hafta sonu çalışmak zorunda olduğuna göre geçim sıkıntısı çekiyor olmalılardı. Acaba onun için ne yapabilirdik? Biz böyle düşünürken ağabeyim ortadan kayboldu. Tam ona bakmak için bahçeye çıkacaktım ki, aaa o da ne! Ayakkabılarım yok. O sırada ablamın ayakkabılarının da olmadığını fark ettik. Neee! Babamın ve anneminkiler de kayıp olmasın mı? Ne yapacağımızı şaşırmıştık.

Biz böyle kara kara düşünürken, biraz sonra Musa eve döndü. Elinde kocaman bir poşet vardı, içinde de ayakkabılarımız. Meğer benim merhametli ağabeyciğim, arkadaşı para kazansın diye ayakkabılarımızı boyatmaya götürmüş. Cemil onu görünce hem şaşırmış, hem utanmış. Ama bizimki çok hoş sohbettir. Cemil ayakkabıları boyarken başlamış sohbete.

Meğer Cemil’in babasının çalıştığı iş yeri iflas etmiş. Babası bir aydır işsizmiş. Annesi ise evi geçindirmek için evlere temizliğe gidiyormuş. Cemilcik de eve katkıda bulunmak için boyacılığa başlamışmış.

Hepimiz bunları dinleyince üzüldük. Hele annem çok yufka yüreklidir. Babama dönerek:
– Bey, sizin iş yerinde Cemil’in babasına göre bir iş yok mu, diye sordu. Babam, umutsuz bir sesle:
– Olsa söylemez miyim, dedi. Küçücük bir çocuğun çalışmasına benim de gönlüm razı değil.

O sırada Musa’nın heyecanlı sesi duyuldu:
– Fikret’in babasının fabrikası var. Neden Cemil’in babasına orada iş olmasın. Hepimizin içinde bir umut ışığı belirmişti. Babam:
– Fikret’in babasını velî toplantısında birkaç kere görmüştüm, dedi. Bakalım yarın gidip durumu bir konuşayım. İnşallah hayırlı bir haberle dönerim.
– Ben de gelmek istiyorum, dedi Musa. Beni de götür lütfen!
– Tamam, dedi babam. Birlikte gidelim. Ne de olsa Cemil’le Fikret senin arkadaşların.

Boyacı Çocuk

İşte böyle…

Ertesi gün babam ve Musa, Fikret’in babasının fabrikasına gittiler. Annem, ablam ve ben evde merak içindeydik.
– İnşallah Fikret’in babası merhametli bir adamdır, dedi annem. Dua edelim de bir garibana daha ekmek kapısı olsun.

Biz böyle dualar içinde, umutla beklerken babam ve Musa akşamüzeri evimize döndü. İkisinin de yüzü gülüyordu.
– Bu iş tamam, dedi Musa. Fikret’in babası Recai amca, çok iyi bir insanmış. Bizi güler yüzle karşıladı. Cemil’in babasını işe alabileceğini söyledi. Ama önce onu görüp tanıması gerekiyormuş.

Doğrusu Recai amcanın pamuk gibi bir kalbi var. Benim başımı okşadı, tost ve ayran bile ısmarladı. Babam da başıyla ağabeyimi onayladı.
– Hepsi doğru, dedi. Artık Musa’nın yeni bir amcası var. Onu görünce beni bile unuttu. Hep birlikte güldük.

Sonra neler mi oldu? Cemil’in babası hafta başında fabrikada işe başladı. Hâlinden son derece memnunmuş. Fikret, Musa ve Cemil’in ise arasından su sızmıyor. Cemil’in matematiği çok iyi olduğu için her gün Fikret’le birlikte ders çalışıyorlar. Ağabeyim ise ilk kez bu kadar mutlu. “Merhametli bir kalbin yapamayacağı iyilik yokmuş.” deyip duruyor. Fikret’in harçlıklarından hiç söz etmediğine göre… Ya Fikret, su gibi para harcamayı bıraktı ya da bizimki artık ona özenmiyor.

Öykü Açıklaması

Öykümüzün başında Musa, arkadaşı Fikret’in bol para harcamasına özeniyor, hâlinden şikâyet ediyordu değil mi? Sinemaya giderken ise bir sınıf arkadaşının ayakkabı boyacılığı yaptığını görünce şaşırdı. Hafta sonunu çalışarak geçiren Cemil’in hâli, içindeki merhamet duygularını ayağa kaldırdı. İşte Musa bu duyguya kulak verdi ve arkadaşına yardım etmek için harekete geçti. Bunu yaparken de ailesinden yardım istedi. Hep birlikte Cemil ve ailesi için seferber oldular.

işte bizler de tıpkı Musa gibi çevremizdeki insanların durumundan etkilenebiliriz. Bazen özendiğimiz ya da acıdığımız arkadaşlarımız olabilir. Önemli olan, bunun sonucunda doğru davranışı geliştirmemiz yani içimizdeki iyi seslere kulak vermemizdir.

Yüce dinimiz İslam biz Müslümanların birbirinin derdiyle dertlenmelerini emreder. En güzel rehberimiz sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.s.) de çok merhametli biriydi. Öyle ki kendisine kötülük yapanlara bile önce hoşgörü ve merhametle yaklaşır, onların dostluğunu kazanmaya çalışırdı.

Kısacası merhamet yeryüzünün en güzel duygusudur. Ne mutlu onu daima canlı tutanlara

Bu Masallarımızı Okudun mu ?

ARTIK CANIMIZ SIKILMIYOR KARDEŞİM

Şıngır Mıngır Oyunu

Betül’ün Günlüğü – Eğitici Masallar

En Sevgili(Yeni sekmede açılır)

MASAL KATEGORİLERİ
Masal Oku
Dini Masallar
Eğitici Masallar
Türk masalları
Baba Masalları (Youtube)

Çocuklar İçin Eğitici Hikayeler masalımızı  Eğitici Masal Videosu İle Dinlemek İstermisiniz?

eğitici çocuk masalı

İlginizi Çekecek Hikayeler

Bir Cevap Yaz

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *